Anayasa Mahkemesinin Çalışanın E-Postalarının Denetlenmesi Hakkındaki Karar Değerlendirmesi

Anayasa Mahkemesinin Çalışanın E-Postalarının Denetlenmesi Hakkındaki Karar Değerlendirmesi

ANAYASA MAHKEMESİNİN ÇALIŞANIN E-POSTALARININ OKUNMASI VE DENETLENMESİNE 

İLİŞKİN KARARININ KISA DEĞERLENDİRMELERİ

 

I. ANAYASA MAHKEMESİ KARARININ KISA ÖZETİ

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 17/9/2020 tarihinde, E.Ü. (B. No: 2016/13010) başvurusunda Anayasa’nın 20. maddesinde yer alan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ve 22. maddesinde düzenlenen haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

Bir avukat ortaklığı bünyesinde avukat olarak çalışmaya başlayan başvurucunun kurumsal e-posta hesabındaki yazışmaları işyerinde yaşanan sorunlar ile ilgili yürütülen disiplin soruşturması kapsamında işveren tarafından incelemeye alınmış ve bunun sonucunda başvurucunun iş akdine son verilmiştir. Başvurucu, işveren aleyhine İş Mahkemesinde işe iade istemli tespit davası açmış, Mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Temyize gidilmesi üzerine Yargıtay kararı onamıştır.

Kararın incelendiğinde öne çıkan 3 hususun olduğu görülmektedir. Önemli paragraflar: 73, 75, 76, 77 ve 78. paragraflardır.

Bu paragraflarda, esasen iş yerine ait e-postanın çalışana tahsis edilmesinin tek başına bu yazışmaları okumak için haklı bir sebep oluşturmadığının altı çizilmiştir. Bu nedenle aşağıdaki şartlar sağlanmadığı sürece çalışanın e-postasının incelenmesi mümkün olmamaktadır.

II. İLKELER VE KURULACAK SİSTEM

İlkeler şunlardır:

1. İşin niteliği gerektiriyor ise, işverenin çalışana tahsis ettiği e-postalara erişiminde meşru bir menfaati bulunmaktadır (prg. 73). Görüleceği üzere esasen Anayasa Mahkemesi, e-postaların denetlenmesinde işverenin meşru bir menfaatinin olabileceğini kabul etmiştir.

2. Ancak bunun için mutlaka kişinin bilgilendirilmesi ve aydınlatma metninin kendisine verilmesi gerekir (prg. 75). Eğer e-postaların denetlendiği açık bir şekilde çalışana açıklanmamışsa, çalışan aydınlatılmamış ise e-postalar işveren tarafından denetlenemez (prg. 76). 

3. Başka şekilde delil elde edilebiliyor ise bu halde önce bu şekilde delil elde edilmelidir. Örneğin soruşturma sırasında ifadeler alınmalı, tanık dinlenmelidir. İletişimin denetimi son çare olmalıdır (prg. 77). Olayda ise bunların hiçbirisi yapılmamış ve doğrudan e-postalar denetlenmiş ve buradan delil elde edilmiştir.

4. Nihayet başka yazışmaların incelenmesi de hukuka aykırılık oluşturur. İnceleme ancak söz konusu yazışmalarla sınırlı olmalı ve kalmalıdır. Son çare olarak e-posta denetimine gidilecek ise, kapsam belirlenmeli asla daha fazla e-posta okunmamalıdır (prg. 78).

İşyerinde e-postalarla ve ses kaydı denetiminde de mutlaka yukarıdaki kurallara uyulmalıdır. Aksi durum haberleşmenin gizliliğini ihlal oluşturacaktır. Bunun da hukuki ve cezai sorumluluklarının olacağının farkında olunmalıdır.

Yukarıdaki şartlara ilave olarak eğer ses ya da e-posta denetlenecek ise;

- Mutlaka bir komisyon kurulmalı, komisyona bu konuda yetki verilmeli, komisyon onay ile çalışmalı,

- Denetimin yapılacağı e-postalar ile ses kayıtlarının kapsamı mümkün olduğunca somutlaştırılmalı,

- Komisyonda en az bir hukukçu bulundurulmalı,

- Komisyon görev başlarken sır saklama yükümlülüğünde olduklarına ilişkin bilgilendirme yapılmalı ve iletişimi denetlerken kendilerinden taahhüt alınmalı,

- Nihayet soruşturma sonunda ilgisiz bütün evraklar yok edilmelidir.

- Kişinin sadece aydınlatma metni ile bilgilendirilen iletişim araçları yukarıdaki bütün şartlar sağlanarak denetlenebilir. Bunun dışında örneğin kişinin kendi şirketindeki diğer üyelik hesapları asla denetlenemez. Bu şekilde başka yararlandığı hizmetler vs. aydınlatma açıklaması olmadığı ve meşru menfaat bulunmadığı için denetimde kullanılırsa bu durum hukuka aykırı olur. Ayrıca buna dayanılarak işten çıkarma gerçekleşirse Anayasa Mahkemesi kararında olduğu gibi bu haksız fesih olur. Mahkemelerde bu tür deliller hukuka aykırı delil olarak kabul edilmektedir. Hukuki ve cezai sorumluluklar söz konusu olabilir.

III. ANAYASA MAHKEMESİ KARARINDAN İLGİLİ PARAGRAFLAR:

73. Başvuru konusu olayda başvurucu, çok sayıda çalışanı istihdam eden bir avukatlık ortaklığı bünyesinde avukat olarak görev yapmaktadır. İşveren, işyerinde yaşanan sorunlar ile ilgili yürütülen disiplin soruşturması kapsamında somut delil elde etmek amacıyla işlerin yürütülmesini kolaylaştırmak üzere oluşturulan ve çalışanın kullanımına sunulan kurumsal e-posta hesaplarının incelendiğini belirtmiştir. Başvurucu adına tanımlanmış kurumsal e-posta hesabının mevcut olduğu ve başvurucunun kullanımına sunulan bu e-posta hesabının işveren tarafından incelendiği hususlarında başvuran ile işveren arasında bir ihtilaf olmadığı görülmüştür. Çok sayıda çalışanı olduğu ve kurumsal olarak avukatlık hizmeti verdiği anlaşılan işverenin çalışanlarına kurumsal e-posta hesabı oluşturmak suretiyle kişisel verileri işlemesinin ve iletişim akışını denetim altında tutmasının işlerin etkin bir şekilde yürütülmesini sağlama amacına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kurumsal e-posta hesabının iletişim akışına ve içeriğine erişilecek şekilde kullanıma sunulmasının somut olayda işyerinin yönetimi bakımından meşru bir menfaat teşkil ettiği, ayrıca hedeflenen amacı sağlamaya elverişli bir yöntem olduğu söylenebilir.

75. Öncelikle e-posta hesabı üzerinden yapılan iletişimin denetlenebileceğine ve iletişim araçlarının kullanım koşullarına ilişkin olarak önceden tam ve açık bir bilgilendirme yapılmadığı hâllerde temel hak ve özgürlüklerinin işyerinde de korunacağı yönündeki haklı beklentiyle çalışan kişinin kurumsal e-posta üzerinden kişisel yazışmalar yapabileceğinin işveren tarafından da öngörülebilecek bir durum olduğu vurgulanmalıdır. Buradan hareketle çalışana açık bir bilgilendirmenin yapılmadığı hâllerde hak ve özgürlüklerine bir müdahalede bulunulmayacağı hususunda çalışanların makul bir beklenti içinde olacaklarının kabul edilmesi, temel hak ve özgürlüklerin sağladığı güvencelerden yararlandırılması gerektiği söylenebilir.

76. Somut olayda başvurucunun yazılı olmayan iş sözleşmesi kapsamında görev yaptığı, yargılama sürecinde işverenin kurumsal e-postayı inceleme yetkisi ile kapsamını gösteren bir bildirimin başvurucuya yapıldığına ilişkin bilgi ve belge sunmadığı hususları gözetildiğinde,  işveren tarafından kurumsal e-posta hesabı üzerinden yapılan iletişimin izlenebileceği ve denetlenebileceği yönünde açık bir bilgilendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan e-posta iletişim içerikleri gerekçe gösterilerek başvurucunun iş akdi feshedilmiştir. Ancak işveren davalı taraf olarak yargılama sürecinde kişisel verilerin işlenmesinin hukuki dayanağı ve işlemenin amaçları, işlenecek verilerin kapsamı, verilerin saklanacağı süre, veri sahibinin hakları, işlemenin sonuçları ve verilerin muhtemel yararlanıcılarını gösterir bir bilgilendirme yapıldığını ortaya koyamamıştır. Bu bağlamda yargılama sürecinde feshin temel sebebini oluşturan e-posta iletişimine yönelik olarak böyle bir bilgilendirmenin yapılıp yapılmadığı derece mahkemelerince tartışılmamış, başvurucunun kendisi alenileştirmediği hâlde onun rızası alınmadan ve önceden bir bilgilendirme yapılmadan e-posta içeriklerine erişildiği yönündeki esaslı iddialarının karşılanmadığı anlaşılmıştır.

77. Ayrıca başvurucunun çalışma ekibindeki diğer üyelerin disiplin soruşturmasına dayanak oluşturan şikâyet dilekçelerinde yakındıkları hususlar gözetildiğinde (bkz. § 9) başvurucunun e-posta iletişiminin içeriğine erişilmesini zorunlu kılan bir durumun mevcut olduğunun işveren tarafından açıklanmadığı, fesih bildiriminde ise "iddiaların araştırılması ve ekip üyeleri arasındaki ilişkilerin anlaşılabilmesi" amaçlarının belirtilmesiyle yetinildiği görülmüştür. Ancak aynı amaca ulaşılabilmesi bakımından tarafların şikâyet ve savunmalarının analizi, tanıkların dinlenilmesi, işyeri kayıtları ile yürütülen projelerin süreç ve sonuçlarının incelenmesi gibi araçlar da mevcut olduğu hâlde niçin e-posta içeriklerinin incelenmesinin zorunlu ve gerekli görüldüğü işveren tarafından açık bir şekilde ortaya konulamadığı gibi derece mahkemeleri tarafından da somut olay bu yönüyle tartışılmamıştır.

78. Öte yandan somut olayda işverenin yaptığı müdahalenin kapsamının tartışılması gerekir. Bu bağlamda yargılama kapsamında işveren tarafından sunulan başvurucunun yazışmaları ve yargılama süreci bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde işverenin yazışma içeriklerine A.A.Y.nin ve başvurucunun rızası hilafına erişim sağladığı, A.A.Y. ile başvurucu arasında geçen yazışmalar dışında üçüncü kişilerle olan yazışmaların da incelendiği, ayrıca incelemeye dayanak gösterilen iddialarla sınırlı bir denetim yapılmayarak konu ile ilgili olup olmadığı belirsiz içeriklere de erişildiği ve bu içeriklerin de iş akdinin feshine dayanak yapıldığı görülmüştür. Dolayısıyla başvurucunun kişisel verisi kapsamında olan e-postaları ile ilgili olarak trafik bilgisi ile yetinilmediği gibi içeriklerine de kapsamı belirsiz olacak şekilde erişildiği ve bunların kullanıldığı anlaşılmıştır.